Balığın Bildiği

Deve Dikenlerini Beklerken

“Nisan kapadığında kesiklerini, uyanacak moruyla dikeni devenin”*

Dostlarımız,

Bugün bir anne domuzun çocuklarını çamur havuzunda yıkanmayı öğretmesine tanık olduk. Tedirgin, heyecanlı, gözü kara, ürkek farklı davranışlar gösteren altı çocuk… Çamuru, suyu, yumuşaklığı, ısıyı deneyimliyorlar. Bazı çocuklara göre oldukça ilgili, bazılarına göre ilgisiz görünen bir anne ve enişte, hala, görümce felan olabileceğini tahmin ettiğimiz üç domuz daha.

Bir çocuk arkadaş, burası onların okulu mu diye sordu !

İşte, okuldan anladığımız şey çocuğun bu sorusunun içindeki felsefede saklı. Belki insanlık yaşamın kendisinin okul olduğu bir seviyeyi bir gün görür. Biz bugünden bunun kırıntılarının dahi nasıl özgürleştirici, güçlendirici olduğunu kendi deneyimlerimizden biliyoruz.

Bu yüzden Yedi İklim Modeli, ancak ebeveynlerin de arkadaş olduğu, dayanışmacı, üretken ilişkiler arttığında başarılı olabiliyor. Bunca, etkinliğin, atölyenin, forumun, buluşmanın nedeni, okul fikri ile yaşam arasına çekilmiş mesafeyi azaltmak.

İçinizde yavru yaban domuzu görmeyen vardır. Yetişkinlerin aksine belirgin çizgileri olur. Bugün, çizgilerinin paralel olup olmadığı tartışıldı, mesela. Paralelin ne olduğunu bilen, bilmeyenler arasında münazara oldu. Dikey-yataydan bahsedenlerle park okulunun (!) kafası iyice karıştı. Neyse ki simetriden bahseden olmadı.

Sürekli hareket halinde oldukları için kaç yavru domuz olduğu hep bir tartışma konusu oldu. Bunun için dikkati arttırmanın yollarına bakıldı. Dikkat toplamaya ne destek olabilir? Sessizlik, hareketsizlik, gözleri ovalamaca.

O kadar sessiz kalındı ki, anne ve yavruları 2 metre mesafeye kadar geldiler. Bu sefer korkmak, korkutmamak, güvenlik, tedbir… Duvar kenarında sessizce geçişlerini izlemek. Sabır, kontrol…

Havuzdan su almak isteyen bazıları, domuzların havuz başındaki oyun sürelerinin uzamasına bozuktu, bu yüzden, gitmelerini sanki gurbete uğurlar gibi üzüntüyle seyredenler olduğu gibi, sevinenler de oldu.

Yavrulardan bir tanesi, -ismi Hopa olsun- bir ara, diğer yavruların atladığı yerden atlayamayarak bir yerde yalnız kaldı ve ağladı. Üzülenler, hatta gerilimle baş edemeyip oradan ayrılan olduğu gibi yüksekliği hesaplamaya çalışanlar, ortamı geometri dersine çevirenler, tezahüratla yapabilirsin diye cesaretlendirenlerimiz oldu.

İşe yaradı galiba, gerilim iyice arttığında hoppaaa atladı. Biraz sersemlediyse de bugün alkışlar, sloganlar, zılgıtlar atlamadan hemen önce fotoğrafını çekebildiğimiz Hopa’ya.

Ey, arkadaşgiller, mektubun sonuna geliyoruz, burası akamelli !

Bugün akasya çiçeklerini yiyerek beslendik, zürafalar gibi. Dikenlerine bulaşmadan elleri kullanmadan dalından akasya çiçeği yemek sevdaya olduğu gibi okula da dahil.

Çok sürmez, akasya çiçekleri geçer. İneklerin de en sevdiği lezzetlerdendir, tadını herkes bir şeye benzetti ama üçüncü porsiyonu isteyenlere dedik ki, belki birilerinin daha ineklere özenesi gelir. Onlara bırakalım… Bu bir öneri, davet. İnekliğe davet.

Arkadaş Okul’u çok seviyoruz. Nisan da nasıl yakışıyor.

Dördüncü çeyrek tüm güzel okullara, dostlarımıza, domuzlara, kelebeklere ve turp otlarına kutlu olsun !

Nisan’ın iyileştiriciliği ile, gözümüz deve dikenlerini bekleyerek…

* 3. Çeyreğin son gününde okul panosunda yazılmış Eda Pınar dizesi.

 

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir